Mesih inancını ilk inceleyişim, bu inançla alay etmek için bir kitap yazma girişimimle başladı. Bu inancın teolojik bir ideoloji veya teolojik terimlerle ifade edilen felsefi bir inanış olduğunu düşünüyordum.
Bana göre Mesih İnancı, kurucusunun öğretişlerine dayanan bir dinden öteye gitmiyordu. Her dinde olduğu gibi, bu dinde de bazı temel dini ilkeler ve insanların ayak uydurmaları gereken standartlar vardı.
Geniş bir araştırmadan sonra, Mesih inancının insan çabalarıyla Tanrı’ya ulaşılan bir din olmadığının farkına vardım. Belirli bir dini tapınış biçimiyle de Tanrı’ya ulaşılmıyordu. Mesih İnancı, Tanrı Oğlu İsa Mesih aracılığıyla yaşayan Tanrı’yla ilişki içinde olmaktı.
Araştırmamın sonucunda bir dinle değil, bir “kişiyle” karşılaşmıştım! Bu kişi kendisi hakkında olağanüstü iddialarda bulunmasının yanı sıra, “benim yaşamım” hakkında da oldukça derin iddialarda bulunuyordu.